Side Antik Kenti
Side Antik Kenti’ne adım attığınız an, kendinizi başka bir çağın içine düşmüş gibi hissediyorsunuz, güneşin altında parlayan antik sütunlar, zamanın yavaşladığı hissini veriyor insana, denizden gelen tuzlu esinti, tarih kokan taşlarla buluşunca ortaya oldukça etkileyici bir atmosfer çıkıyor. Burası öyle bir yer ki, geçmişle bugünün sınırı silikleşiyor; kalabalık turist gruplarıyla dolup taşsa da her köşesinde sessiz bir tarih fısıltısı var.
Side, Antalya’nın Manavgat ilçesine bağlı, denizle iç içe yaşayan oldukça turistik bir belde. Buranın Mersin´le hiçbir ilgisi yok, Akdeniz sahil şeridinde ama Antalya’nın doğusunda, Lara´dan yaklaşık 1 saat uzaklıkta. Ulaşımı oldukça kolay, havalimanından kiralık araçla gidebileceğiniz gibi, toplu taşıma veya tur otobüsleriyle de Side’ye ulaşmak mümkün. Yollar düzgün, tabelalar net, kaybolmanız zor, bu yüzden okul gezileri için de sık tercih edilen bir rota. Özellikle bahar aylarında, çevre illerden gelen öğrenci gruplarına sıkça rastlanıyor. Side aynı zamanda yaşayan bir belde, antik kentle modern yerleşim iç içe geçmiş durumda, sahil boyunca uzanan restoranlar, kafeler, butik oteller ve hediyelik eşya dükkanları bu bölgeye capcanlı bir enerji katıyor. Gün içinde antik kenti gezen turistler, akşam saatlerinde liman çevresinde deniz manzarasına karşı yemek yiyip, gün batımının tadını çıkarıyor, hem tarihi hem de turistik anlamda tam bir mozaik Side.
Side Nasıl Bir Yer, Side Nerede
Side Antik Kenti, M.Ö. 7. yüzyıla kadar uzanan köklü bir geçmişe sahip, ilk olarak Yunan göçmenler tarafından kurulmuş, daha sonra Roma ve Bizans dönemlerinde ihtişamlı bir şehir haline gelmiş. Antik tiyatrosu, agora’sı, hamamları ve Apollon Tapınağı en çok dikkat çeken yapılar arasında. Apollon Tapınağı´nın gün batımında verdiği görüntü, kartpostalları aratmayacak güzellikte. Tiyatro ise yaklaşık 15 bin kişilik kapasitesiyle dönemin kültürel etkinliklerine ev sahipliği yapacak kadar büyük. Şu an için burada konser veya benzeri etkinlikler düzenlenmiyor ama bölge zaman zaman sanatsal performanslara sahne oluyor. Aspendos ile benzer yanları elbette var, ikisi de Roma dönemine ait ve görkemli tiyatrolarıyla tanınıyor, ancak Aspendos tiyatrosu neredeyse tamamen ayakta ve aktif olarak konserlere ev sahipliği yaparken, Side’nin tiyatrosu biraz daha yıpranmış ama daha geniş ve şehir merkezine çok daha entegre. Ayrıca
Side’nin denize açılması, onu sadece tarih değil tatil açısından da özel kılıyor. Deniz hemen yanı başınızda. Hatta Apollon Tapınağı ile sahil arasındaki mesafe sadece birkaç adım, bu da Side’yi gezilecek yerlerin yanı sıra yüzülebilecek bir antik kent haline getiriyor. Kumlu plajları, sığ denizi ve turkuaz rengiyle tatilciler için birebir, güne tarih gezisiyle başlayıp, öğleden sonra kendinizi denize bırakmak için mükemmel bir kombinasyon. Bu yüzden yanınıza mayo, havlu, güneş kremi almayı unutmayın. Bir de rahat yürüyüş ayakkabısı şart; zira antik taşların üzerinde dolanmak biraz kondisyon istiyor.
Side
Giriş ücretli mi diye soracak olursanız, evet, bazı bölümleri için bilet gerekiyor ama liman tarafındaki yapılar genellikle dışarıdan da görülebiliyor. Yine de tam anlamıyla keşfetmek için bilet almanızı tavsiye ederim, müzekart burada da geçerli. İşletmesi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı ama yerel belediye de çevre düzenlemesi ve tanıtım işlerine katkı sağlıyor, antik kent oldukça iyi korunmuş, tabelalar, yönlendirmeler yerli yerinde, hatta engelli erişimi için bazı düzenlemeler de yapılmış. Side´nin çevresi de gezilecek yerlerle dolu, Manavgat Şelalesi, Titreyengöl, Seleukeia Antik Kenti ve Aspendos buraya oldukça yakın. Eğer birkaç gün kalmayı düşünüyorsanız, villa konaklaması güzel bir tercih olabilir, kalabalık gruplar ya da çocuklu aileler için villalar hem rahat hem de özgürlük sunuyor. Sabahları kendi kahvaltınızı hazırlayıp, günü keşiflerle doldurabilir, akşamları havuz başında yorgunluğunuzu atabilirsiniz, bu yüzden plan yaparken
Antalya kiralık villa seçeneklerine mutlaka göz atmanızda fayda var. Yabancı turist açısından da Side oldukça popüler bir tatil yeridir, bilhassa Almanlar, İngilizler, Ruslar ve İskandinav ülkelerinden gelenler, yaz sezonunda burayı dolduruyor. Bölgenin çok dilli tabelalarla donatılmış olması da bunu kanıtlar niteliktedir, bir de Side’nin havası yazın bile bunaltıcı değil, hafif esintili olması sayesinde uzun yürüyüşler daha keyifli hale gelmektedir. Side ziyaret planınız ister günübirlik, ister birkaç günlük olsun fark etmez, villa konaklamalı bir rota da planlayabilirsiniz, burada geçireceğiniz zaman sizi hem geçmişe götürecek hem de bugünün tadını çıkarmanıza olanak sağlayacak.