Alaçatı

Blog

Alaçatı

Rüzgarın şehri, zamanın durduğu yer Alaçatı’yı bilmeyen kalmadı desek yeridir ama bilenin de her yıl yeniden keşfetmek istediği bir yer burası. Ege’nin kıyısında, taş evlerin gölgesinde, lavanta kokularının rüzgarla dans ettiği, kahvesi başka, sabahı ayrı güzel bir kasaba. Ancak hala karıştıranlar oluyor, hemen açıklayalım, Alaçatı, Muğla’da değil, İzmir ilinin Çeşme ilçesine bağlı. İzmir merkeze yaklaşık 70 kilometre mesafede ve Çeşme’ye bağlı olmasına rağmen yıllar içinde kendi adını ve karakterini öyle güzel kabul ettirdi ki, neredeyse bağımsız bir kimliği var artık. Peki ismi nereden geliyor, rivayet çok, en çok kabul göreni ise Osmanlı dönemine uzanıyor, o yıllarda bölgede yaşayan Alacaat aşiretinden dolayı, zamanla bu ad "Alaçatı"ya dönüşmüş. Fakat bu isimden önce de rüzgarıyla meşhurmuş buralar. Hal böyle olunca, yel değirmenleri de sembol olmuş zamanla, bugün o taş değirmenlerin gölgesinde poz veren turistler, geçmişin izinde fotoğraf biriktiriyor. Alaçatı’ya ulaşım kolay sayılır, İzmir Adnan Menderes Havalimanı’ndan özel araçla yaklaşık bir saatlik mesafede, üstelik otoban neredeyse kapısına kadar uzanıyor. Toplu taşıma da mümkün ama çantası bol, planı yoğun olanlar için araç kiralama iyi bir fikir olabilir, çünkü burası sadece merkezinden ibaret değil, civarda keşfedilecek koylar, bağlar, plajlar da cabası.

Alaçatı’da Ne Yapılır

Her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlayan Alaçatı, Türkiye’deki turizm haritasının en parlak yıldızlarından biri. Özellikle yaz aylarında adeta küçük bir Avrupa kasabasına dönüşüyor, kaldırımlar taş, balkonlar begonvilli, dondurmalar ev yapımı. Bu da demek oluyor ki evet, Alaçatı tanınmış bir yer ve bu kadar ilgi görünce fiyatlar da zamanla ona göre şekillenmiş. Pahalı mı, kısmen evet ama yine de tamamen bütçenize bağlı bir deneyim sunuyor, geceliği birkaç bin liraya oteller de var, butik ve uygun fiyatlı alternatifler de. Hatta Alaçatı’da, eğer zamanı iyi ayarlarsanız, sessiz sakin bir kaçamağı gayet makul bir bütçeyle gerçekleştirmek mümkün. Burası öyle bir yer ki, gündüzleri plajlara koşarsınız, akşamları taş sokaklarda kaybolmak istersiniz, işletme açısından oldukça zengin. Michelin yıldızlı restoranı henüz yok ama ona yaklaşan lezzetler bolca var, ayrıca sadece yemek değil, alışveriş de başlı başına bir etkinlik burada, el yapımı takılar, doğal sabunlar, yerel şaraplar, lavanta ürünleri, ne ararsanız var, hatta aramasanız da sizi ikna eder.Alaçatı rüzgarıyla meşhur dedik ya, işte bu rüzgar sadece saçları dağıtmıyor, turizmi de şekillendiriyor. Rüzgar sörfü burada ciddi bir spora dönüşmüş durumda, Alaçatı’da sörf yapmayanlar bile en azından sahilde birkaç tur atıp, suya adım atmadan dönmek istemiyor. Burası öyle bir atmosfer ki denize girmek bile farklı bir deneyim sunuyor; çünkü masmavi suyun içinde rüzgarla baş başa kalıyorsunuz.

Alaçatı Konaklama Yerleri

Gece hayatı da cabası. Alaçatı, hem enerjik hem zarif bir gece kültürüne sahip, yüksek sesli kulüplerden ziyade, müzikle sohbetin dengede olduğu mekanlar ön planda. Yine de isterseniz sabaha kadar dans edebileceğiniz adresler de var, bu çeşitlilik, her yaş grubuna hitap etmesini sağlıyor. Ama her şey kalabalık, gürültü ve gösteriş değil tabii, bilhassa son yıllarda Alaçatı, biraz daha sakin, doğayla iç içe, mahremiyete önem veren tatil anlayışıyla da anılır oldu. Aileler, yeni evli çiftler ya da huzurlu bir kaçamak isteyenler için muhafazakar villa seçenekleri oldukça rağbet görüyor. Gözlerden uzak, doğanın ortasında, kendi havuzunuzda gün boyu güneşlenebileceğiniz, akşamları yıldızların altında kahvenizi içebileceğiniz villalar, Alaçatı’da ayrıcalıklı bir tatilin kapılarını aralıyor. Alaçatı’nın sihri tam da burada aslında, hem kalabalıkların enerjisini sunuyor, hem yalnızlığın huzurunu, biraz tat, biraz keşif, biraz da ruhunu dinlendirmek isteyenler için biçilmiş kaftan. Herkesin Alaçatı’dan bir hikayesi oluyor sonunda. Kimi aşkını buluyor, kimi dostlarını yeniden keşfediyor. Ama herkes biraz daha hafifleyerek dönüyor. Eğer hala gitmediyseniz, yolunuzu bir şekilde düşürün buraya, belki bir hafta sonu kaçamağı, belki uzun bir yaz tatili. Ama bir kere görün.
 

İlginizi Çekebilecek Diğer Blog İçeriklerimiz

logo